Kadınların Hayat Dersleri... Peki, Alttan Ders Alan Erkekleri!
"hukukun değeri, zayıfı ne kadar koruduğuyla ölçülür..." demişti, bir filmin repliğinde, ki hepimizin, hem de her gün bir şekilde yaşadığı o hukuksuzluk, adaletsizlik, haksızlık hikayesinin özetinde de bu olmalı !
Ne zamandır ülke gündemini tartışamıyoruz, farkında mısınız?
Açlığımız, rafta...
Yoksulluğumuz, rafta...
Cemaatlerin yükselişi, rafta...
Cumhuriyet düşmanları, rafta...
Siyasetin kayyum kamburu, rafta...
Gazeteciliği 'suç' kabul edenler, rafta...
Akrabalarını belediyelerde istifleyenler, rafta...
4-5 dönemdir Milletvekili olanların saltanatı, rafta...
Çankaya Köşkü'nün gölgesindeki bugün, rafta...
Laikliği tartışma konusu yapanlar, rafta...
Ucuz etin emekli kuyrukları, rafta...
Bitmeyen geçim derdimiz, rafta...
Kirlenen siyaset, rafta...
Raf o kadar ağırlaştı ki, neredeyse kırılmak üzere, ama bizler, ertelediklerimizi de konuşamadıklarımızı da o rafa eklemeye, her gelen yenisi için yer açmaya devam ediyoruz çaresizce...
Haklısınız, o rafın hiç değişmeyenini de ekleyelim, hatta o konuda biraz konuşalım, bir konuşana da söz verelim...
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun Ağustos 2025 Raporu'na göre, geride kalan ayda 29 kadın cinayeti yaşandı ! Bu kadınların 16'sı evli oldukları erkekler tarafından, 4'ü birlikte olduğu erkekler tarafından, 1'i oğlu, 1'i kardeşi, 1'i işvereni, 1'i eskiden olduğu erkek, 1'i eskiden birlikte olduğu erkek, 1'i babası, 1'i akrabası, 1'i tanımadığı biri tarafından öldürülmüş...
Çilem Doğan'ı hatırlıyor musunuz?
Kendisini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren Çilem Doğan'ı!?
Polisler tarafından götürülürken, üzerine giydiği tişörtünü de hatırlıyor musunuz peki ?
"Sevgili geçmiş, bütün dersler için teşekkürler... Sevgili gelecek, ben hazırım..." diyen hani !
Erkek şiddetinin Türkiye'sinde söylenecek çok şey var bu sayfada ama, Çilem Doğan'ın mahkeme salonundaki o tarihi savunması varken, 'ben susmalıyım" diyorum her defasında, 'o konuşmalı' !
O zaman gelsin o konuşma:
"Erkekler, takım elbise giyip önüne bakınca, cezası iniyor ! Benim takımım, kravatım yok... Annem, apar topar bu tişörtü bulabilmiş... Bir de ne yalan söyleyeyim, hayatta kalmış olmamın saklayamadığım bir sevinci var içimde... Şu adliye koridorlarında, yüzüm mor şekilde çok dolaştım, koruma kararları için... Başka bir seçeneğim kalmamıştı...
O ölmese, ben ölecektim !
O, size, 'beni pazarlamaya karar verdiğini' söylemeyecekti ! Başka adamların koynuna beni sokma planlarını size anlatmayacaktı ! Benim, 'patlıcan fazla pişti' diye, perdeler biraz kirlendi diye, 'masada kırıntı var' diye yediğim dayakları söylemeyecekti ! Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti !
Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var... Biraz yan gülmüşüm... Belki de o fotoğrafı gösterip, 'namuzsuz karılar gibi çıkmış' filan diyecekti... Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi, 'namusumu temizledim' diyecekti... Siz de onu 3-5 yılla yargılayıp, 'namusu kirlendi' diye maruz görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp, bir de üzülecektiniz adama...
Oysa, 'namus! benimdir Hakim Bey !
Bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam..."
Hepimizi susturan bu vicdan konuşması, aslında, bu ülke kadınları için erkekleri tarafından yazılmış 'namus' hikayesinin özeti ! O yüzden de rafta biriktirdiklerimizi daha fazla yan yana sıkıştırmayalım artık... Çünkü konuşmaya ihtiyacımız var... Konuşamayanlara söz vermeye ihtiyacımız var... Bu ülkede yaratılan korkuların sindirdiği o elleri tutmaya ihtiyacımız var...
Mucizelere değil, birbirimize ihtiyacımız var...