ANKARA'NIN ERSİN TATAR'I... KIBRIS'IN TUFAN ERHÜRMAN'I...
Adada kullanılan oyların yüzde 62'sinden fazlasını alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman'ın, oyların sadece yüzde 35.8'ini alan Ersin Tatar karşısındaki zaferi, anlaşılan, BAĞIMSIZ denilen, ÖZGÜR diye de eklenen ve sadece Türkiye tarafından devlet kimliğinde tanınan Kıbrıs'ın KKTC'sini bundan sonra ki dönemde o kadar da mutlu etmeyecek ! Beklendiği ve sanıldığı kadar ÖZGÜR ve BAĞIMSIZ değilmiş, ki özgür ve bağımsız bir devlet olarak son seçimlerde ortaya koyduğu iradesinin idaresinden Ankara'dakiler de oldukça rahatsız olmuş !
Hatta o rahatsızlık öyle bir noktaya ulaşmış ki,
...Türkiye'de çok uzun zamandır iktidarın güçlü ortağı konumundaki MHP'nin lideri Devlet Bahçeli tarafından "seçimlerin iptali" açıklaması gelmiş, KKTC'nin hemen 'ilhak' kararı alması gerektiğinde ısrarcı olmuş, buna dair gerekçesinde de 'seçimlere katılım az' savunması yapmış, ama unutmuş !
Açıkça destek verdikleri Ersin Tatar'ın ilk seçim zaferinde aldığı oy oranı, bugün, Tufan Erhürman'ın aldığı oy oranının ciddi şekilde altındaymış !
Daha net ifade edelim mi ?
18 Ekim 2020 tarihinde yapılan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Mustafa Akıncı'yı yenerek cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar, 67.385 oy alabilmiş, ki bu da yüzde 51,69'e denk gelmiş ! O dönem 199.029 kayıtlı seçmenden sadece 133.953'ü sandığa gitmiş ! Demem o ki, bugüne itiraz ederken, Ersin Tatar'ın oylarının, 2020'den 2025'e gelirken neden 48.208'e, oy oranının da neden yüzde 35,77'ye düştüğünün iyi analiz edilmesi gerekiyor !
Aslında, AKP kanadından, özellikle de AKP lideri / Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan tebrik mesajı alan Erhürman için MHP'nin 'milliyetçi' çıkışını ve zamanlamasını anlamayanlar, sıkça soruyor, 'niye' diye ama...
Eldeki çıkış o kadar anlaşılır ki, hatta o çıkışın zamanlaması da o kadar uygun ki...
"Türkiye hattında hayata geçirdiği 'silahlar sussun' projesi, bu konuda attığı adımlar, DEM'le olan yakınlaşması, bugüne kadar savunduğu değerler noktasında verdiği ciddi tavizler, şehit aileleri ve gaziler cephesinden yansıyan tepkiler, bu süreçte paylaştığı fotoğraf kareleri, PKK lideri Abdullah Öcalan için kamuoyuna sık sık servis ettiği 'kurucu önder' yakıştırması ve çok daha fazlası için kendi seçmen tabanında dahi köşeye sıkışan bir MHP için, KKTC seçimleri bağlamındaki böylesi bir milliyetçi çıkış, son dönem virajı almakta sıkıntı yaşayanlara ciddi anlamda nefes aldırdı" desek mi!?
Peki, Kıbrıs'ın Türk tarafında Ankara'ya kaybettiren ne oldu ?
En dikkati çekenler; Milli Savunma eski Bakanı Hulusi Akar, İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu, eski futbolcu ve yeni AKP'li Mesut Özil, iktidara yakın şarkıcı Yavuz Bingöl gibi isimlerin, seçimler öncesinde Kuzey Kıbrıs'a giderek bağımsız aday Ersin Tatar'a açıkça destek vermesi, özgür ve bağımsız olması gereken seçimlere taraf olması, bunu göstere göstere yapması... Tabi son dönem 'türban' ve 'politize islam' tartışması yaşayan KKTC noktasında, Türkiye'de güçlü bir cemaati isim olan Cübbeli Ahmet Hoca'nın Ersin Tatar için dua etmesi ve oy talep etmesi de önemli ! Kimilerinin şaka yoluyla 'nefesi yetmedi' diyerek eleştirdiği bu detay ve diğerleri, aslında KKTC seçmen profilinin başka başka tepkileriyle de birleşerek eldeki sonucu daha da netleştirdi...
Sorularla dolu Halil Falyalı cinayeti mesela...
Falyalı cinayetinin Türkiye'deki bağlantıları en çok da...
Bu cinayeti aydınlatabilecek bir ismin Hollanda'da uğradığı suikast de...
Falyalı noktasında Ada'da yükselen ve geniş bir ağa dönüşen mafyatik ilişkiler de...
Bu ilişkiler ağını ve daha fazlasını ortaya koyan Kıbrıslı bir gazetecinin aldığı ölüm tehditleri de...
Kıbrıslı bir arkadaşımın da dediği gibi;
"Kendi kaderimizi kendimiz tayin etmek istesek de, son seçimde yaşananlar ortada ! Ankara'dan Kıbrıs'a gönderilen siyasilerin lobi çalışmaları ortada ! Kara paranın cenneti haline gelmiş, getirilmiş bir KKTC gerçeği ortada ! O kara para tartışmalarının merkezinde olan bir ismin cinayetinin ardından ortaya çıkan siyaset ağının Ankara uzantılarında gündeme gelen isimler ortada ! Bu ilişkiler ağını ortaya çıkartan Kıbrıslı bir gazetecinin aldığı ölüm tehditleri ortada ! Bugün hangi Kıbrıslıya sorsanız, Türkiye sevdasına ve sadakatine rağmen, kendi ülkesinin orta yerinde başka bir Cumhurbaşkanı'na ve Bakanlarına ait bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşa edilmesini asla anlamadığını, hatta onaylamadığını söyleyecektir size... Bence, önce Türkiye, bizim özgür ve bağımsız bir ülke olduğumuzu kabul etmeli, ardından da inandırmaya çalıştığı diğer ülkeler ! Bundan sonrası mı ? Ben, Ersin Tatar sonrası dönemde Ankara ile ciddi bir çatışma yaşanmayacağını, ama bu süreçte, hiç olmadığı kadar 'Federasyon' seçeneğinin masaya geleceğini ve tartışılacağını düşünüyorum, Ankara istese de istemese de..."