ADALET DE YORGUN, HAYAT DA... İNSAN DA YORGUN, ÖFKELER DE...
Sefiller'i ne zaman okusam, Viktor Hugo'dan, adaletinde duruyorum, ki belki en çok onu aradığımdan, belki en çok onun savaşını verdiğimden, belki en çok o kısımdan yara aldığımdan...
Tüm bu tozu dumana karışmış yorgunluğum içinde kendimi ne kadar 'sefil' hissettiğim bir kenara, Viktor Hugo devam etsin mi, o adaletin sefilliği adına !?
"...adalet olmadan, merhamet kördür !
merhamet olmadan, adalet acımasızdır !
Gerçek adalet, yalnızca cezalandırmak değil, insanın yeniden doğrulmasına fırsat vermektir... Toplum, yalnızca adaletle onarılır..."
Şimdi gelelim, bizi yönetenlerin bize sundukları adalete ve o adalet için neden şükretmemiz gerektiğine !
Dinlerken, inanamadım, ama utandım... Devleti yönetenlerin, yönetilenleri görme biçiminden utandım... Açlık ve yoksulluk sınırı denen geçim çizgisinin çok altında yaşamak zorunda bırakılan milyonların ülkesindeki bizlerin Türkiye'sinden çok farklı bir Türkiye'de nefes alıp verdiklerini bu kadar açık, bu kadar rahat ifade ederlerken en çok da...
Şimdi gelelim o denene !
"Allah'a binlerce şükür, tarihi geldiğinde bankaya giden tüm emeklilerimiz, emekli aylıklarını alabiliyor... 25 yıl prim ödeyen bir vatandaşımıza, biz, 30 yıl ve daha fazla emekli aylığı ödüyoruz ! Kişinin ölümünden sonra da eşine ve kalan çocuklarına da destek veriyoruz..."
Bunu Devlet adına söyleyen kişi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan !
Bunu demekle de kalmamış,
...25 yıl boyunca devletine çalışan, çalışırken de vergisini kuruşu kuruşuna devletine ödeyen, sabah 8 akşam 5 mesaisini asla aksatmayan bir vatandaş 'emekli' olduğunda, ona, çalıştığından bir 5 sene daha fazla emekli maaşı ödenmesini bir LÜTUF gibi aktarmış... Ama unutmuş ! Onlara verdiği o maaşla bile zor geçinen bu insanları emekli eden sistemin, verilen maaşın önemli bir kısmını kestiğini ve geriye kalanla da KADER denilen bir hayata sürüklediğini ! Elde kalan miktarın, bu ülkenin yoksulluk ve açlık sınırı altında bir hayat sunduğunu, ucuz et kuyruklarına giren emekli formu yarattığını ! Kirasını bile ödeyemeyen milyonlar anlamına geldiğini ! Kış geldiğinde, ödeyemediği doğal gaz faturası yüzünden, sadece uyuduğu odayı ısıtıp, diğer odaların kalorifer peteklerini kapatmak zorunda kaldığını ! Aldığı maaşla geçinemediğinden, cüzdanındaki kredi kartların kalabalığında 'doldur/boşalt' yaparak ayakta kalabildiğini !
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'a soralım mı ?
Bu ülkede 2 yıl Milletvekilliği yapan, ardından da emekliliğe hak kazananlar ve bir ömür boyu o Vekil emekli maaşının rahatlığında yaşayanlar, o ömür boyu rahatlık için tam olarak NE YAPIYOR sahi, bu ülkenin 25-30 yıl çalışmış emeklisinden daha fazla ?
Bir tarafta, 16 bin küsur emekli maaşı alanın hak edilmişi için, neredeyse "DUA ETSİNLER MAAŞLARI HESAPLARINA YATIYOR" diyen sizleri dinliyorum, diğer tarafta, yıllar önce birden bire yaratılan bu KIYAK VEKİL EMEKLİLİĞİ halinin duası ve bereketiyle bir ömür rahat yaşayanları izliyorum ve merak ediyorum ! NASIL OLUYOR da emeklinin duasından da bereketinden de bu kadar ayrı bir yere konumlandırılabiliyor, o 149 bin TL emekli maaşı olan Milletvekilinin duası ve bereketiç?
Bakın, geçenlerde o DUA ve BEREKET hikayesi için bir emekli adına ne paylaşılmış, sosyal medya üzerinde !? Belki Bakan da okur, ŞÜKÜR Kİ MAAŞLARIMIZ YATIYOR diyen milyonlarca emeklinin o 25-30 senelik çalışmanın karşılığında nasıl yaşadığını !
Bu arada, paylaşımı yapan isim, bir doktor, Prof. Dr. Müge Özcan...
Paylaşılan şu;
-
Üzgünüm, kırgınım, öfkeliyim...
Hastaya, işitme cihazı önerdim... “Şimdilik idare ediyorum” dedi ! Önyargılı olduğunu düşünüp, "cihaz aslında gözlükle aynı işi yapıyor, biri görmek, diğeri duymak için" filan diye anlatırken, gözleri doldu, sözümü kesti !
“Ondan değil hocam, emekliyim... 25 yıl çalıştım... Ama demek ki az çalışmışım ! Emekli maaşım düşük... Buraya gelirken bir yere sordum... Devletin ödediği 4-5 bin liraymış... Üstüne en az 25 bin lira istiyorlar... O kadar param yok” dedi.
Dondum kaldım... "Benim yardımcı olmamı ister misiniz" dedim... “Sağolun, çocuklar da söylüyor ama, şimdilik idare ediyorum” dedi !
Kişi başı milli gelir 17 bin dolar, ama emekliye düşen, sağır dolaşmak !
Bu ülkede yaşamaktan başka bir imtihana ihtiyacımız yok bizim...
-
Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama, bu ülkedeki bazıları için 'HEM ARTIK HİÇ BİR ŞEY ÜRETEMEYEN, AMA BİR TARAFTAN DA MAAŞ ALAN' milyonlar onlar belki ama... Unuttuk ! Yok, onları değil, kalan insanlığımızı !
Düşünün...