Silahlar Sustu Madem...Bir Xêr Hatî Tirkiyeya Nû!
Tirkiyeya ya nû ya ku ji peymana di navbera Enqere û PKKê de derdikeve holê, di heman demê de çîroka vegera me ye ji bo me Kurdên li sirgûnê! Gelek ji me ji hev dipirsin: Ma em ê vegerin? Ma em vedigerin? Tu kes ji me hîn nikare bersiva vê yekê bide, lê... em bi hêvî ne! Em dixwazin bi bawerî û bê tirs vegerin welatê xwe, axa xwe!"
Fransa'da yaşayan Kürt bir arkadaşımın ufak bir notu!
Türkçesi özetle şu:
"Ankara ile PKK'nın anlaşmasından doğacak yeni Türkiye, biz sürgündeki Kürtlerin de dönüş hikayesi aynı zamanda! Bir çoğumuz birbirimize soruyoruz? Dönecek miyiz? Dönüyor muyuz? Henüz hiç birimiz buna cevap veremiyor ama... Umutluyuz! Güvenmek ve korkmadan ülkemize, topraklarımıza dönmek istiyoruz!"
Sanırım, sürecin en dramatik kısmını, on yıllardır ülkelerinden uzakta, Avrupa ve Amerika'da yaşayan Kürtler oluşturuyor... Konumuz, "NİYE ORADALAR" kısmı değil, "NİYE DÖNEMİYORLAR" da değil, ama kalben paylaştıkları, sürece ve komisyona yükledikleri sorumluluk, en çok da umut ve o soru !
Dönecek miyiz ?
Açıkçası,
...MHP lideri Devlet Bahçeli ile çeyrek asırdır tecritte tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın ortak gayretiyle komisyon aşamasına gelen SİLAHLAR SUSSUN sürecinin TBMM'de ilk kez bir araya getireceği Komisyon'un bu soruya nasıl bir cevap verebileceğini şimdiden bilmek ve yazmak isterdim ama, bilmiyorum ! Daha kötüsü, çok umutlu değilim... Çünkü daha düne kadar "TAVİZ VERİLMEDİ" noktasında hala ŞEFFAF olmayan bir "KAZANDIK" sürecinin inadındayız, Ankara adına ve bu anlamda bilgiye hala çok aç bir topluma karşı açık kartlarla oynamak yerine, duyulmasını istediklerimizi servis ediyoruz !
Kendi adıma,
...kim ne kadar kazandı noktasında değilim, çünkü tarafım, Anadolu, tarafım bu ülke halkları, tarafım biriken tüm acılar, tarafım ağlayan analar, tarafım bu kanlı sürece kurban edilmiş herkes, o herkes için ağıtları hiç bitmemişler, eşler, kardeşler, çocuklar, analar, babalar...
AKP / MHP çatılı Ankara'nın, "KAZANDIK" ama "HİÇ BİR ŞEY VERMEDİK" tavrı mı ? Bu, onları izleyen kesimlerin hassasiyetine karşı politik bir tavır geliştirme ihtiyacı, ötesi değil ! Tabi, "PKK İLE ANLAŞTIK" demek yerine "PKK'YI BİTİRDİK" demek, ülkücü/ milliyetçi kimliklerini olduğundan daha güçlü kılacak, ki bu da her şeyden çok daha önemli, bunun da farkındayız !
Yine de hiç bir kazancın maliyetsiz olamayacağını bilecek kadar yaralıyız hepimiz...
O zaman, toplanacak SİLAHLAR SUSSUN Komisyonu'nun sloganlar yerine gerçekleri masaya yatıracağına olan inancımızla, eldeki NE, biraz onda duralım ! Ankara'dakilerin "BİZ KAZANDIK" naraları tamam da, PKK ne kazanacak, biraz da bunda duralım...
Haklısınız, çok fazla başlık var...
Silah bırakacak PKK'lılar... Ülkeye dönüş koşulları... Döneceklerin hukuki statüleri... Hapisteki örgüt mensuplarına yönelik kapsamlı af çalışması... Buna dair yasal formüllerin ne olacağı... Bu arada PKK adına demokratik siyasetin önünü açacak bir yol haritası... Hep bahsedilen "DÜZ OVADA SİYASET' sloganının gerçek halinin nasıl olacağı... Merkezi otorite karşısında güçlendirilmesi beklenen / istenen yerel yönetimlerin nasıl bir model alacağı...
Bu arada, konu sadece ülkeye dönecek PKK'lılardan ibaret değil !
Siyasi nedenlerle Avrupa ya da Amerika'da olan, yıllar önce Türkiye'den ayrılmak zorunda kalmış binlerce Kürt / Türk de Komisyon'da tartışılacak başlıklardan biri olacak... Son 40 yıldaki çatışmalı ortam nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalanlara nasıl bir 'HOŞGELDİN' denileceği en çok da...
Hepsi bir tarafa,
...yeni Türkiye için de bir "HOŞGELDİN" diyecek miyiz yarından itibaren ?
