ANTAKYA'DAYIM, AMA ANTAKYA YOK! KONUŞANLARINSA İSMİ YOK...
Yaşanan hiçbir acı, tanınan hiçbir insan, gidilen hiçbir şehir, ezberlenen hiçbir şarkı, gözden akan hiçbir yaş, hiçbir hata ve hiçbir sevgi boşuna yaşanmamıştır" demiş bir tanesi! Vakti gelince mutlaka bir anlam ifade edeceğini de söylemiş !
Vakti gelince...
6 Şubat 2023'te, saat 04.17'de yeniden yazılan hayat ve ömür hikayesinin bizlere sunduğu 'anlam' nedir peki ?
Yüzyılın felaketi olarak anılan bir depremden sağ çıkan biri olarak, o tarihten ve o saatten bana kalan tek şey, öfke...
Belki de o yüzden;
Depremi bir kader gibi sunanları affetmiyorum !
3 gün süren o terk edilişimizi affetmiyorum !
Benden helallik isteyenleri affetmiyorum !
Çadırları satan Kızılay'ı affetmiyorum !
İstifa etmeyenleri asla affetmiyorum !
14 Temmuz'dan bu yana Antakya'dayım ve ilk iki gün, kadim şehrimden geride kalan kısımlarda yürüyorum, insanlarla konuşuyorum, sorunları dinliyorum, "KEŞKE" diye başlayan ama hızlıca susan ve "BELKİ BİR GÜN" diyen umutların rafa kalkmış kalabalık hallerini izliyorum... İlk haberimi yazıp yayınlanması için gönderdiğimde, bana kalan, isimsiz sayısız şikayet oluyor ! Konuşmayan yok gibi ! Herkes anlatıyor ! Aslında o kadar aç ki anlatmaya, bazen hiç susmuyor ! Konuşma bitip de "İSMİNİZ" diye sorduğumda mı ? "AMAN" diyor bir çoğu, "YAZ, AMA BİLMESİNLER" diye de ekliyor !
Geçen hafta, Antakya'da, ayakkabıcı esnafının "DÜKKANLARIMIZI NE ZAMAN TESLİM EDECEKSİNİZ" açıklamasının ortaklığında bir araya gelenleri izlemiş hepsi, ardından yaşananları, yaşandığı söylenenleri en çok da !
Hatay Valiliği, durumu yalanlar mı, doğrular mı, susar mı, yoksa öfkelenir mi bilmiyorum ama, yapılan esnaf açıklamasının sosyal medyada yayınlanmasının, yayılmasının ve üzerine eklenen resmi kurumsal odaklı eleştirilerin hemen ardından, Vali Mustafa Masatlı'nın, açıklama yapanları ziyaret edip, "NİYE BÖYLE BİR AÇIKLAMA YAPTINIZ" diye serzenişte bulunduğunu dinledim, bir çok esnaftan...
Serzenişin ötesine geçmiş midir, Vali'nin tepkisi ?
"BİR DAHA OLMASIN" demiş midir ?
Peki, demişse de, ayakkabıcı esnafı, haklı taleplerini dile getirdiği için özür mü dilemiştir, Validen ?
"Bunca zamandır sıkıntı çeken, sıkıntılarını biriktirmek zorunda kalanlar, niye şikayet edemiyor" diye soruyorsunuz belki, haklı olarak da... Bu durum, akla, sosyal medyasını yorumlara ve paylaşımlara kapatan Hatay Valiliği'nin takındığı tavrı da getiriyor... İstanbul ve Ankara gibi metropol kentlerin Valiliklerinin bile yapmadığı bu tür bir kısıtlamayı neden Hatay için hayata geçirdikleri de geliyor akla...
Hepsi bir tarafa, 900 günü tamamlamak üzere olan bir deprem felaketinin 3. senesinde ziyaret ettiğim Antakya'da, "ÇOK ŞEY YAPILMIŞ" demeyi çok isterdim, hem de tüm kalbimle... Aslında, 'ÇOK BİNA YAPILMIŞ', bu net ama, 3 koca senede, 'BÜYÜK TÜRKİYE' sloganlarının çokça atıldığı bir coğrafyanın başkentinden ufak da olsa bir mucize beklemedim değil...Kentin batı yakasının şantiye hali, bitmemiş... Yollar toz / toprak içinde... Toplu ulaşım VAR'la YOK arasında... Kentin, tarihi ve kültürel sermayesinin toplandığı doğu yakası ise henüz bombalanmış gibi ! Bir kaç örnek dışında, her şey, o günden kalmış gibi ! Merak ediyorum, çok mu zordu, en azından Saray Caddesi gibi, bu kentin en sembol adreslerinden birinin bu 3 senede canlandırılması !? Bu konuda bana iletilen bilgi, bu alan için Ortodoks Kilisesi Cemaati ile Hatay Valiliği'nin "İŞLERİ BEN YÜRÜTECEĞİM" tartışması yüzünden işlerin bir türlü ilerlemediği yönünde ! Hatta, Kilise'nin bu anlamda kaynak sıkıntısı çekmediği, ama bu ciddi parasal kaynağı da bir başkasının eline teslim etmek istemediği şeklinde !
Prefabrik çarşılar içinde sıkışan kentin esnaf kesimi mi ?
Bu karmaşanın 'ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEMİ' gibiler...
Ziyaret ettiğim bu noktalarda, en basitinden şunu beklerdim, Sayın Vali Mustafa Masatlı;
Gıda işi yapanlar bir alanda, tekstil işi yapanlar bir başka alanda, el sanatlarıyla uğraşanlar, elektronikçiler bir diğer alanda... Deprem öncesi Antakya Uzun Çarşı'nın, kendi düzensizliği içinde bile bir düzeni vardı... Bunu yaratmak için gayret bile göstermemişiz... Hiç kimseyi, ne uğraştığı alana göre ne de mesleğine göre tasnif etmişiz... Bu arada, çarşının geri kalan esnafının da bu ay sonu itibariyle çıkarılacağı söyleniyor, yeniden inşaat çalışmalarının tamamlanması adına !
Ama yine de Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim edelim !
Hatay'ın Valisi Mustafa Masatlı, vatandaş nezdinde de esnaf nezdinde de bir özelliğiyle çok seviliyor... Anlatılana göre, kentte çok dolaşıyormuş, esnafla diyaloğu eksik etmiyormuş, işleri yerinde takip ediyormuş ve böylesi devasa bir şantiye alanına dönmüş bir kentin sorunlarını da bu anlamda çok iyi biliyormuş...
Depremin hemen ardından giden Vali'nin gitme şeklini unutmamışlar olarak, bu kısım en azından keyif verici...
Bence şunu yapın, Sayın Vali !
3. sene ve insanlar artık çooook yorgun, çooook umutsuz ve hala çooook endişeli... Öfkelerin bile yorgun düştüğü bir şehirde, bu yorgun, umutsuz ve endişeli hali biraz renklendirin ve GELDİĞİMİZ NOKTA itibariyle ŞEHRİN YARININI devasa canlandırmalarla, şehrin her yerine ekleyeceğiniz reklam panolarıyla, onlarla paylaşın... Çünkü herkesin, bir şeyleri, onları karşılayacak yeni hayatı görmeye, duymaya, hissetmeye ihtiyacı var...
Bu defa, siz biraz düşünün...
Bunca tozun toprağın içinde, onlara net bir fotoğraf karesi verme fikrini az biraz düşünün...