Davutoğlu; BIRAKIN BENİ! Gazze'ye Yürüyecekmiş...
Hiç düşündünüz mü,
...niye, BIRAKIN GAZZE'YE YÜRÜYEYİM diyenler var etrafımızda da, hiç biri BIRAKIN YEMEN'E / SUDAN'A / UKRAYNA'YA YÜRÜYEYİM demiyor !? Açlık, şiddet, ölüm sadece Gazze'de mi var ? Savaşın acımasızlığı, öfke dili, kurban edilen masumlar sadece Gazze'ye mi özel ? Tabi ki hayır ama, konu Gazze değil ki zaten, kamuoyunun ilgisi ve hiç düşmeyen reytingi ! Tabi işin içinde İsrail ögesi ve Yahudi kimliği de olunca, içeride de bu iki detayı rahatça servis edip karşılığını alabileceğin bir kamuoyu da varsa, durum, 'yeme de yanında yat' hali !
Zaten bizdeki söylemler de topyekun İsrail karşıtlığına dair...
Konu ne Netanyahu hükümeti, ne İsrail ordusu, ama topyekun İsrail...
Bu konuya nereden geldik ?
Haklısınız,
...konuyu son olarak gündeme taşıyan kişi, Ahmet Davutoğlu !
Ne demiş ?
"Bu grup toplantımızdan sonra, en kısa sürede, Refah kapısına geçiş izin için Mısır Devlet Başkanına hitap müracaat başvurumu Mısır Büyükelçiliği'ne ileteceğim... Hiçbir güvenlik talep etmiyorum, çıplak ayaklarımla yürümeye hazırım... Girebilirsek, zorlayalım içeri girelim ! Şehit düşeceksek, onlarla şehit düşelim ! Zillet içinde yaşamaktansa, izzet içinde şehit düşelim..."
Merak ettiğim çok şey var da, şu "Zillet içinde yaşamaktansa, izzet içinde şehit düşelim" deyişindeyim en çok da ! Zillet derken, "hor görülme, horlanma, aşağılanma" demiş de, kim / kimler o ZİLLET denen hayat formunun içinde sahi ? Kendisi mi ? Bu yüzden mi ŞEHİT olmak istiyor ? Tamam da senin işin o ZİLLET diye şikayet ettiğin duruma çözüm bulmak değil mi? Bu yüzden o makamda değil misin ? Bu yüzden seçilmedin mi? Bu yüzden de yıllarca Milletvekili olarak parlamentoda bulunmadın mı ? Madem her şeyden vazgeçeceksin, çözüm bulmak yerine olay yerinden kaçacaksın, niye siyasettesin ? Neden bir siyasi partinin başındasın ?
Gazze'deki sorunların içinden çıkamayan bu ruh haline bakınca, anlıyorsunuz,
...Gazze ile yatıp, Gazze ile kalkan bir ruh hali bu !
Garip...
Niye mi ?
Sanırsın ki, güllük gülistanlık bir memlekette siyaset yapıyor, Ahmet Davutoğlu ! Sanırsın ki hayat / siyaset gündemi gayet boş, sorumluluğunu üstlendiği seçmenleri sorunsuz, ülkesindeki insanlar çok mutlu ! Sanırsın ki Ankara'sı gayet sakin, ekonomisi gül bahçesi, çalışanların / emeklilerin / işçilerin ekonomik hiç bir beklentisi kalmamış, hakları ödenmiş, herkes alacağını almış, alacak / verecek meselesinde tüm rakamlar sıfırlanmış ! Sanırsın ki ülkenin adaleti tıkır tıkır işler halde, Anayasa'sına tüm politikacılar saygılı, dini politize edenlere geçit verilmemiş ! Sanırsın ki yargısı siyasallaşmamış, daha düne kadar cemaati yapılara NE İSTEDİLERSE verilmemiş, liyakat denene hep saygı duyulmuş, gençlerin gelecek kaygısı sıfırlanmış ! Sanırsın ki emeklileri açlık ve yoksulluk sınırı altına mahkum edilmemiş, insanlar düşündüklerini HAKARET sayanlarca içeriye atılmamış ! Sanırsın ki, bu ülkenin gençleri umutlarını yurt dışına taşımak zorunda kalmamış, sınavlarda aldıkları yüksek puanlara rağmen mülakat odalarında genç gelecekleri kurban edilmemiş, siyaset / mafya başlıklarında gündeme gelen haberlere ha bire yayın yasakları konmamış ! Sanırsın ki YANDAŞLIK müessesesi ülke vatandaşlığı kadar değerli hale getirilmemiş, siyaset denen alan da zenginliğin kaynağı olmamış ! Sanırsın ki ülkenin ana muhalefet partisine dahi KAYYUM ataması yapılmak istenmemiş, siyasi parti liderleri bile aylardır tutukluluk yaşamamış, yıllar önce alınmış diplomaların iptali üzerinden siyaset yeniden dizayn edilmemiş ! Sanırsın ki bu ülkede yaşanan yüzyılın deprem felaketinde kentlerin internetini bile isteye kestiğini söyleyen bir bakan koltuğunda oturmaya devam etmemiş, bir deprem kentindeki yıkımlar ve ölümler için sorumlu arayan bir Savcı'nın talebini bir Vali bile isteye aylarca geciktirmemiş, bu ülkenin parlamentosu aynı depreme yönelik her araştırma talebine ve önergesine HAYIR cevabını vermemiş ! Sanırsın ki bu ülkenin en büyük işadamları derneğinin başındaki kişi, hükümeti ekonomik / sosyal ve siyasal başlıklarda eleştirdiği için gözaltına alınmamış / bu nedenle hakkında soruşturma açılmamış / hapis cezası istenmemiş !
Sanırsın ki, buraya kadar sıraladıklarımız sadece bir öngörü ve bizler, gerçekten de Alis Harikalar Diyarı'nda yaşıyoruz, o yüzden de Ahmet Davutoğlu çok sıkılmış, Gazze'ye gitmek istemiş !
Ama değil...
Sanmıyoruz, biliyoruz...
O yüzden de Ahmet Davutoğlu'na da aynı şeyi tavsiye ediyoruz...
Bu ülkede, halının altına süpürülen gerçeklerimiz var; sinmiş, korkmuş, köşe bucak saklanmış gerçeklerimiz... İstediğiniz birinden başlayın konuşmaya, mücadele etmeye, ama SANIRSIN Kİ listesini gerçek sanıp da SANMAYIN !
Sanmayın, ama kendi gerçeğinize uyanın...
Bunun için Mısır'a kadar da gitmeyin ama...
Hatta Refah kapısına kadar da ilerlemeyin...
TBMM'deki odanızdan dışarı çıkın, Türkiye'yi içinize çekin, derin bir nefesle, ama yavaş yutkunun ! Çünkü o yorgun Türkiye nefesinde AÇLIK da var YOKSULLUK da ADALETSİZLİK de HUKUSUZLUK da YANDAŞLIK da LİYAKATSİZLİK de... Derdiniz, birilerine NEFES olmaksa eğer, kendi ülkenizde o nefesin NEFESSİZLİĞİNDE milyonlar var, bunu hatırlayın...