Antakya Çevre Koruma Derneği(AÇKD) Yönetim Kurulu adına başkan Nilgün Karasu,gazetemize yaptığı açıklamada; Defne ilçesi Döver Mahallesi sınırlarında yer alan Taş Ocağının mahkeme kararına rağmen faaliyette olmasını eleştirdi.

Karasu, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
"Hatay 3. İdare Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilen ve Defne Belediyesi Zabıta Müdürlüğü tarafından mühürlenen Döver Mahallesi sınırlarındaki ve tozu dumanı Bozlu Mahallesini tehdit eden taş ocağı mahkeme kararına rağmen mühürleri kırılıp faaliyete başlamıştır. 
Taş ocağı görevlileri ocağın tekrar faaliyete başlaması iznini direk Hatay Valisinden aldıklarını mahalle halkına söylemişlerdir.
AÇKD olarak bunun doğru olmamasını ummakla beraber, konu ile ilgili sürecin Hatay Valiliği tarafından kamuoyuna açıklanarak bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Derneğimiz ile Av Ecevit Alkan tarafından Döver Mahallesi sınırları içerisinde olan ve Bozlu Mahallesini olumsuz tehdit eden taş ocağına karşı açtığımız davada Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir kararının; hukuka aykırı olduğu, projenin su varlıkları üzerinde tehdit oluşturduğu, su kaynaklarının kaybolmasına yol açtığı, flora ve fauna çeşitliliği açısından bölgedeki ekosistem yapısını besleyen vadide gerçekleşen projenin bölgedeki ekosistemin parçalanmasına yol açacağı, bölgede iklim değişikliğine bağlı felaketlerin, sellerin ve su baskınlarının artmasına yol açacağı, projenin zeytinlik ve meskun alanlara çok yakın mesafede olduğu, ruhsat alanı içerisinde köyün merası ve dini kutsal alanlarının bulunduğu ile telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca yürütmenin durdurulmasına Ocak 2025 tarihinde karar verilmiştir.
Oy birliği ile hazırlanan bilirkişi heyetinin raporuna istinaden mahkemenin verdiği karara rağmen mühür kırılarak açılması ve mahkeme kararının tanınmayarak faaliyete başlanması hukukun üstünlüğü ilkesine aykırılık teşkil etmekle beraber Taş ocağını işleten firmanın açıkça mahkeme kararını tanımadığını göstermektedir.
Önce depremle öldük, yıkıntılarımız, kayıplarımız yok edilen tarihimizle bir kez daha öldük. Yetmedi özel mülklerimiz, verimli tarım arazilerimiz, zeytinliklerimiz ellerimizden alınarak geçim kaynaklarımız yok edildi. Mesire alanlarımıza el konuldu. binlerce ağacımız kesildi nefes alacak alanlarımız yok edildi. Sonunda hukuk yok edildi mahkeme kararları hiçe sayıldı. Mücadele sürecimizde hukuka başvurduk ve sonuç aldık.
Hatay 3. Idare Mahkemesi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen ÇED gerekli değildir kararının yürütmesi durduruldu.
Mahkemenin temeli bilirkişi heyeti mahalle sakinlerini dinleyerek haklı olduklarını ve işletmenin çevresinde yapılan incelemede yer seçiminin yanlış olduğunu tespit etti.
Hukukun üstünlüğüne ne oldu? Mahkeme kararına ne oldu? İnsan sağlığı nedir ki? Bölgedeki ekosistemin parçalanmasının yol açacağı felaketlerin ne önemi var ki? Tarım, hayvancılık, zeytin yok olmuş mu? Kapanan taş ocağını işleten şirketin maddi kaybı her şeyin üstünde!! Konu şirketlerin maddi kaybı olunca yargıda bir kenara itilir hukukta!!
Anayasanın 56. Maddesinde “herkesin sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı vardır' denmektedir. Parsel parsel maden ocaklarına bırakılan ilimizde mücadelemiz devam edecektir ve yeniden faaliyete başlayan Döver Mahallesindeki taş ocağının yürütmeyi durdurma kararı tekrardan uygulanana kadar konunun takipçisi olacağız.”Denildi.