Antakya Çevre Koruma Derneği(AÇKD), son 65 yılın en kurak döneminin yaşandığı bugünlerde, Hatay’ın kuraklıkla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

AÇKD:SON 65 YILIN EN KURAK DÖNEMİNİN YAŞANDIĞINA DİKKAT ÇEKTİ
Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan basın açıklamasında; Son yıllarda kış mevsiminde yeterli kadar yağış olmadığından kuraklıkla karşı karşıya kaldığının altı çizilerek şu görüşlere yer verildi:
“Hatay son 65 yılın en kurak yılını yaşıyor ve ilgililerin yaptığı açıklamaya göre bir ay yetecek kadar suyumuz kaldı. Akdeniz iklimi ile bilinen ve Amanos Dağlarının eteklerinde olup su bereketinin yoğun olduğu İlimiz bu yıl kuraklıkla karşı karşıya. Son yıllarda kış mevsiminde yeterli kadar yağış olmadığından meteoroloji bilgilerine göre son 65 yılın en kurak dönemini yaşamaktayız.
Özellikle 6 Şubat depreminden sonra hızla sayıları artan taş ocakları yer altı sularımızı büyük ölçüde yok etti. İkinci deprem felaketimiz olan taş ocakları en büyük çevre sorunumuz olduğu gibi yeraltı sularına, tarım ve yaşam alanlarına verdiği zararlar aşikardır.
Taş ocaklarında yapılan çalışmaların ilki patlatmalardır ve yapılan patlatmalarla topraktaki su buharlaşır. Patlama sonucunda ise iç yapıya erişen yağış suları, kalsiyum karbonatı eritir. Bu erime sonucunda çevredeki suyun derinlere ilerlemesine ve dağılmasına yol açar.
Plansız programsız yapılan çalışmalarla kuraklığa davetiye çıkardığımız gibi kimi deprem konutu inşa etmek adına kimi de yangınlarla yok ettiğimiz zeytinlikler, ormanlar !! Araştırmalar ormanların uyum sağlama, havayı soğutma ve iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık, aşırı sıcaklık ve sellerden koruması açısından önemli olduğunu gösteriyor. Ormanlar Dünya'yı en az yarım derece daha serin tuttuğu gibi insanları iklim krizinin etkilerinden de korumaktadır. Böylelikle ormanlar, iklim kriziyle mücadelede düşünüldüğünden çok daha büyük bir rol oynamaktadır.
Elele vererek yok ettiğimiz dünyamızın ve çevre katliamlarının sonucu olarak susuzluk gündemimize oturdu. Yıllarca su tasarrufu dedik, daha çok ağaç dikelim dedik, küresel ısınmayı durduralım dediysek te susuzluk kapıdan içeri girdi !
Kuraklık yalnızca içme suyunu değil, tarımsal üretimi de doğrudan tehdit ediyor. Hatay gibi tarımın temel geçim kaynağı olduğu bir bölgede, yeraltı sularının tükenmesi; zeytin, narenciye, pamuk ve sebze üretimini ciddi biçimde sekteye uğratıyor. Sulama imkanlarının azalmasıyla birlikte çiftçiler ürün verimliliğini kaybediyor, üretim maliyetleri artıyor ve tarımsal sürdürülebilirlik tehlikeye giriyor. Kuruyan topraklar, artan tuzluluk oranları ve hava koşulları toprağın verim gücünü azaltırken, tarımın geleceği için ciddi bir alarm veriyor. Bu gidişle kendi kendine yeten bir tarım bölgesinden, dışa bağımlı bir hale gelme riskiyle karşı karşıyayız.
Temiz suya ulaşım son yıllarda Dünyada ki en önemli sağlık sorunlarından biridir. Dünyada kurak bölgelerde yaşayan ve beslenme yetersizliğinden, temiz suya ulaşamamaktan kaynaklı hastalıklardan muzdarip 3 milyara yakın sayıda insan bulunmaktadır. Kuraklık, ürünlerin yetiştirilememesinden dolayı beslenme yetersizliğine neden olmaktadır. Ayrıca temiz suya ulaşımın olmaması, hijyenik sorunlara bağlı enfeksiyonların artmasına, ishalli çocuk vakalarının artışına ve çocuk ölümlerine neden olmaktadır.
Kurak bölgelerde beslenme yetersizliğinden dolayı kuşların göçü de gözlemlenir, bu da başta sivri sinek olmak üzere hastalık yayan bir çok vektörün popülasyonunun artmasına dolayısıyla da bunlarla bulaşan hastalıkların artmasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak, kuraklık ve su sorunu yaşamın her alanını gıdadan üretime, çevre sağlığından halk sağlığına kadar yeryüzündeki her canlıyı tehdit ederken, hastalıkların artmasına, ölüm oranlarının artmasına ve geçim kaynaklarının kısıtlanması nedeniyle olumsuz ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir.
Bu dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, herkesin hırsını karşılamaya yetecek olanı değil.”Denildi.